Tecrübe Konuşur mu?

Denemiş olduğum yemekleri , pratik bilgileri ve besinlerin değerlerini bu sayfada sizlerle paylaşacağım.

Yumurtalı Ebegümeci

Yumurtalı Ebegümeci.

Malzemeler:

1 Demet taze ebegümeci
1 adet kuru soğan
6 adet yumurta
1 kaşık zeytinyağı
1 tutam tuz
1 tutam karabiber



Ebegümecileri iyice yıkayıp saplarından ayırın. İnce kıyın. Bir tencerede küçük küçük doğradığınız soğanları pembeleşinceye kadar pişirin. İnce kıymış olduğunuz ebegümecileri ilâve edin ve bir iki kere kaşık ile döndürün. Suyunu, tuzunu ve biberini ilâve edip kapağını kapatın. Kısık ateşte pişirin.



 Bir tavaya(seramik olursa daha sağlıklı olur. Benim yaptığım yerde teflon olduğu için onu kullandık. Tercihim değildir.) bir kaşık zeytinyağı koyun. Pişirmiş olduğunuz ebegümecileri tavaya dökün. Üzerine yumurtaları kırın ve biber ilave edin. Kapağını kapatın ve yumurtalar arzu ettiğiniz kıvama gelince altını kapatın ve sıcak olarak servis yapın.
Afiyet olsun.

Zeytinyağlı Enginar Dolması


Zeytinyağlı Enginar Dolması Tarifi:

4 Adet küçük enginar(İzmir enginarı tercihimizdir.)
1/2 Bardak pirinç
1 Adet Kuru soğan
1 avuç kuş üzümü
1 Demek dereotu
1 Adet liman
1 çay kaşığı tuz (tuzu artık mümkün olduğu kadar az kullanıyoruz)

Önce pirincimizi 1 saat kadar sıcak suda bekletelim. Kuş üzümlerini de sıcak suya koyalım.   Dereotlarınımızı yıkayıp küçük küçük doğrayalım.Küçük küçük doğradığımız soğanımızı bir tencerede pembeleşinceye kadar pişirelim. Daha önce ıslatmış olduğumuz pirincimizi süzerek soğanlarımızın bulunduğu tencereye alalım ve kızartalım. 1 bardak sıcak su ilave edelim. Şişmiş olan kuru üzümlerimizi ve tuzunu koyarak pişmeye bırakalım. Piriç suyunu çekince dereotunu ilave edip demlenmeye bırakalım. 4 adet enginarın saplarını ve sivri olan uçlarını da kesin. Bu arada birşeye dikkatinizi çekmek istiyorum. Enginar alırken yapraklarının sıkı olmasına dikkat edin. Yaprakları eğer açık ise bayatlamıştır. Yapraklarını iyice açarak soğuk su ile yıkayın. En orta kısmı dikenli olan kısmıdır. Dikenlerini bir kaşık yardımı ile çıkartın. Dikkat edeceğiniz husus; enginar çok çabuk kararır. Bunun için limon kullanın.Tüm enginarları temizledikten sonra bir tencereye alalım. Enginarların orta kısmını iyice açıp demlenmiş olan harcımızı içlerine dolduralım. Tencerenin içine bir miktar su koyalım. Enginarların üzerine biraz zeytinyağı gezdirelim ve önce harlı sonra altı kısık ocakta pirişelim. Enginarların yaprakları çabuk çıkıyorsa pişmiş demektir. Bir serviz tabağına alıp soğuk olarak servis yapın. Enginar yapraklarının dip kısımları çok lezzetlidir.
Afiyet Olsun.

Kereviz Yapraklarını Nasıl Değerlendiririz?

Kereviz Yapraklarını Nasıl Değerlendiririz?

Yemek yapmak için aldığınız kerevizlerin mutlaka yapraklarını da isteyin. Bu yapraklardan iki türlü faydalanabiliriz. Bir tavsiyem var organik pazardan almaya gayret edin ki ilaçlı olmasın.

Kereviz yapraklarını ve sapını iyice yıkayın.


  1. Pişirme Yöntemi:
3-4 adet kerevizin yaprağı
1 kuru soğan
1 çay kaşığı tuz
2 çorba kaşığı zeytin yağı

Güzelce yıkamış olduğunuz kereviz yapraklarını ve saplarını ufak ufak doğrayın. 1 adet kuru soğanı küçük küçük doğrayın. Tencerede önce soğanları pembeleşinceye kadar pişirin ve küçük küçük doğramış olduğunuz kereviz yapraklarını ve saplarını ilave edip pişmesine yakın tuzunu koyup tencereyi ateşten alın. Pişirmiş olduğunuz bu karışımı çorbalarda, patates yemeklerinde ve hatta kıymalı karnıbahar yapacaksanız ona da ilave edebilirsiniz. Çok güzel bir aroma veriyor. Eğer elinizde fazla kaydı ise, buzdolabı poşetine koyup derin dondurucuda saklayın ki bozulmasın. 

       2.Kurutma Yöntemi:

3-4 adet kerevizin yaprağı

Kereviz yapraklarını iyice yıkayın ve maydonoz gibi saplarını çıkartın. Büyük bir kabın içine havlu kağıt yayıp üzerine yıkamış olduğunuz ve ayıkladığınız kereviz yapraklarını dizin. Kışın kalorifer üzerinde çok çabuk kuruyorlar. Her gün kontrol ederek ıslak kalan kısımlarını üste alın. Hepsinin iyice kuruduğundan emin olunca elinizle ufalayın. Bir kavanoza koyun ve nane gibi kullanın. 

Pancar Salatası

Pancar Salatası:

1 kg pancar ve yaprakları
1 adet kuru soğan
1 adet pırasa
3-4 diş sarımsak
Yeteri kadar zeytinyağı
4-5 çorba kaşığı yoğurt
Yeteri kadar tuz

Pancarları patates soyar gibi soyun. Yapraklarını güzelce yıkayın.
Sotelik doğradığınız soğanı zeytinyağında pembeleşinceye kadar pişirin. Küçük küçük doğramış olduğunuz pancarları ilave edin. Biraz pişirdikten sonra bir miktar su ilave edip tencerenin kapağını kapatın ve ağır ateşte pişirmeye devam edin. Pancarları bir çatal yardımı ile pişip pişmediklerini kontrol edin. Pancarlar pişmeye başlayınca küçük küçük doğradığınız pırasayı ilave edin. Biraz bekleyin ve yine küçük küçük doğradığınız pancarları ve saplarını bu karışıma ilave edin ve tuzunu ekleyin. (Sakın pancar yapraklarının saplarını atmayın. Hiçbir şeyi atmıyoruz.) Pırasa ve yapraklar pişince tencerenin altını söndürün ve dinlenmeye bırakın.



Salata yapacağınız zaman sarımsakları çok küçük doğrayın.Pişmiş olan pancarın içine ilave edin ve yoğurt ile karıştırarak servis yapın.

İsterseniz sadece pancar yaprakları , sapları ve pırasa ile de bu salatayı elde edebilirsiniz.




Afiyet olsun.











Güvenli Gıdalar Hazırlamanın Yolları

 

Güvenli Gıdalar Hazırlamak İçin Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) Altın Kuralları

1.Güvenli olması için işlenmiş gıdaları tercih edin
Meyve ve sebzeler gibi bazı gıdalar doğal hallerinde en iyi iken diğer bazı gıda çeşitleri işlenmediği taktirde güvenli değillerdir. Örneğin her zaman için pastörize edilmiş sütü çiğ süte tercih etmelisin ve eğer seçme şansına sahip isen taze veya dondurulmuş ve iyonize radyoaktif ışınlardan geçirilmiş kümes hayvanlarını tüketmelisin. Alış verişe gittiğin zaman şunu aklından çıkarmamalısın gıdalar raf ömürlerinin uzatılması kadar güvenliklerinin arttırılması içinde bazı işlemlerden geçirilirler. Bazı gıdalar ise örneğin marul gibi çiğ tüketilirler ve bu gıdalar çok iyi yıkanmalıdırlar.
2.Gıdaları iyi pişirmelisin
Bir çok çiğ gıdalara; örneğin kümes hayvanlarına, etlere, yumurtalara ve pastörize edilmemiş sütlere bazı hastalıklara neden olabilen organizmalar bulaşabilir. İyi bir pişirme bu tür organizmaları öldürebilir fakat şunu unutmamalıyız ki pişirilen gıdaların her tarafının sıcaklığının en az 70 °C ye ulaşması gerekmektedir Eğer pişirilen tavuk etinin kemiklere yakın olan kısmı hala çiğ ise onu tekrar fırına koyup tamamen pişmesini sağlamalısın. Dondurulmuş etler, balık ve kümes hayvanlarının etleri pişirilmeden önce tamamen çözdürülmelidir.
3.Pişirilmiş gıdaları derhal tüketmelisin
Pişirilmiş gıdalar oda sıcaklığına kadar soğudukları zaman üzerilerindeki mikropların sayısı hızla artmaya başlar. Pişirilen gıdaların uzun süre bekletilmesi mikropların çoğalma riskini arttırır, güvenli olması açısından pişirilmiş gıdalar henüz sıcakken tüketilmelidir.
4.Pişirilmiş gıdaları dikkatlice saklamalısın
Eğer yiyeceklerinizi önceden hazırlamak isterseniz veya artan yiyeceklerinizi saklamak isterseniz onları yeterince sıcak (yaklaşık 60 °C veya üstü) yada yeterince soğuk (yaklaşık 10 °C veya altında) tutabildiğinizden emin olmalısınız. Eğer pişirilmiş gıdalarınızı 4-5 saatten fazla saklamayı düşünüyorsanız bu kural hayati önem taşımaktadır. Bebekleriniz için hazırladığınız gıdaları hiç saklamamalısınız. Gıdalardan bulaşan hastalıklara neden olabilen bir çok durumun ortaya çıkmasını sağlayan en sık yapılan hata : çok miktarda sıcak gıdanın buzdolabına yerleştirilmesidir. Tıka basa doldurulmuş buzdolaplarında saklanan pişirilmiş gıdaların iç kısımları gerektiği kadar kısa sürede soğutulamaz ve eğer bu kısımlar uzun süre için 10 °C' nin üstünde kalırsa mikroplar kolayca gelişir, çabucak sayıları artar ve hastalık yapıcı seviyeye ulaşır
5. Pişirilmiş gıdaları yeterince tekrar ısıtmalısın
Saklama süresince üreyen mikroplara karşı en iyi korunma yöntemi bu gıdaları en iyi şekilde tekrar ısıtmaktır (uygun saklama koşulları mikropların büyümesini yavaşlatır fakat onları öldürmez). İyi bir yeniden ısıtmanın anlamı; ısıtılan gıdanın her tarafının sıcaklığının en az 70 °C' ye ulaştırılmasıdır.
6. Pişirilmiş gıdalar ile çiğ gıdaların bir biri ile temasından kaçınmalısın
Güvenli bir şekilde pişirilmiş gıdalar çiğ gıdalarla çok az bir temasta bile bulunsa kontaminasyona neden olabilir. Bu karşılıklı kontaminasyon pişirilmemiş bir kümes hayvanının etinin pişirilmiş bir gıda ile teması sayesinde direkt de olabilir. Bu göze çarpmayan bir durum olabilir. Örneğin pişmemiş bir tavuğu parçalamak için kullandığın tahtayı ve bıçağı yıkamadan pişmiş bir gıda için kullanmamalısın, böylece hastalık yapıcı organizmaları tekrar pişmiş olan ete bulaştırabilirsin.
7. Ellerini tekrar tekrar yıkamalısın
Gıdaları hazırlamaya başlamadan önce ve her aradan sonra ellerini güzelce yıkamalısın, özelliklede bebeklerin altını değiştikten ve tuvaleti kullandıktan sonra. Balık, et ve tavuk eti gibi çiğ gıdaları hazırladıktan sonra diğer gıdalara bu ellerinizle dokunmadan önce ellerinizi yıkamalısınız. Gıdaları hazırlamadan önce eğer elinde her hangi bir enfeksiyon varsa onun üzerini iyice kapattığından emin olmalısın.
Şunu unutmamalısın ki evde beslenen hayvanlar; köpekler, kediler, kuşlar ve özellikle kaplumbağalar genellikle hastalık yapıcı tehlikeli organizmaları üzerinde taşırlar ve bunlar sizin ellerinizden gıdalara bulaşabilir.
8. Bütün mutfak yüzeylerini temiz tutmalısın
Gıdalar kolayca kontamine olabildikleri için gıda hazırlanmasında kullanılan bütün yüzeyler temiz tutulmalıdır. Düşünün ki her bir gıda parçası, veya kırıntısı mikroplar için bir ortam teşkil eder. Tabak ve diğer aletlerle temas eden bezler sık sık değiştirilmeli ve tekrar kullanılmadan önce kaynatılmalıdır. Zemin temizliğinde kullanılan bezler diğerlerinden ayrı tutulmalı ve onlarda sık sık yıkanmalıdır.
9.Gıdalarınızı böceklerden, kemirgenlerden ve diğer hayvanlardan korumalısınız
Hayvanlar genellikle hastalık yapıcı mikroorganizmaları taşırlar ve bu mikroorganizmalar gıdalardan doğan bazı hastalıklara neden olurlar. En iyi koruma yöntemi gıdalarınızı kapalı kutularda saklamaktır.
10. Güvenli su kullanın
Gıdaları hazırlamak için temiz su kullanmak içmek kadar önemlidir. Eğer su kaynağı ile ilgili bir şüpheniz varsa gıdalara eklemeden önce kaynatmalısınız, veya içecekseniz buz haline getirebilirsiniz. Özellikle bebekler için hazırlayacağınız yiyeceklerde kullandığınız suya dikkat etmelisiniz

Kaynak: http://www.food-info.net/tr/bact/whorules.htm

Bitkisel Yağ ve Margarin

VÜCUT İÇİN YAĞ GEREKLİ MİDİR? YARARLARI VAR MIDIR? NE KADAR TÜKETİLMELİDİR?

Yaşamak için 6 temel besin maddesine ihtiyacımız vardır.

• Yağlar

• Proteinler

• Karbonhidratlar

• Vitaminler

• Mineraller

• Su

Temel besin maddelerinden ve insan beslenmesinde önemli bir yere sahip olan yağlar insan organizması için gerekli olan ve insanların yaşamsal faaliyetlerinin sürdürülebilmesinde beslenme zinciri içerisinde mutlaka yer alması gereken ana besin maddelerindendir.

Yağlar insan vücudundaki hücre, doku ve organların yapılarında yer aldıklarından, yaşamın sürdürülebilmesi ve vücudun değişik işlevlerini sağlıklı bir şekilde yerine getirebilmesi için, alınması gereken besin öğeleridir.

Yetişkin insan vücudunun ortalama %18’i yağdır. Genelde kadınların vücudunda erkeklere göre daha çok yağ bulunur. İnsan harcadığından çok yediğinde vücudun yağ oranı artar, harcadığından az yediğinde ise azalır. Bu nedenle vücut yağı, insanın başlıca enerji deposudur. Enerji kaynağı yeterli alınmadığında, vücuttaki yağ deposu kullanılır. Yağ en çok enerji veren besin öğesidir. Vitaminlerin bir bölümü vücuda yağla alınır. Yağ mideyi yavaş terk ettiğinden doygunluk hissi verir. Derialtı yağı vücut ısısını kontrol eder ve hızlı kaybını önler. Yağın yapı taşlarının bazıları, vücudun düzenli çalışmasında etkinliği olan bazı hormonların yapımı için gereklidir.

Yağlar bileşimlerinde bulunan yağ asitlerine göre 3 gruba ayrılırlar;
a)Doymuş yağ asitleri ( tereyağı, içyağı, vb.)
b)Tekli doymamış yağ asitleri (zeytin yağı)
c)Çoklu doymamış yağ asitleri (ayçiçekyağı, mısırözü yağı, soya yağı vb.)

Yağlar:

- Canlının anatomik yapısının oluşum ve korunmasındaki önemli işlevleri yanında, vücudun estetik görünümünü de olumlu yönde etkilerler.

- Vücut sıcaklığının ve suyunun korunmasında, izolatör olarak görevleri vardır.

- Vücuda alınan gereksinim fazlası enerji, gerektiğinde kullanılmak üzere yağ formunda depolanmaktadır.

- Sindirilmeleri diğer besin öğelerine kıyasla daha uzun sürdüğünden, canlılarda daha uzun süreli bir tokluk hissi yaratırlar.

- Yağda çözünen provitaminler ve vitaminler yanında, seksüel hormonların sentezlendiği steroitler, kimi enzimler, antioksidan etkideki terpen, glikozit ve alkolit yapısındaki kimi aktif maddeler, kimi metallerle (iyot, mangan, demir, çinko, bakır, fosfor ve kalsiyum) bunların metaloitleri için taşıyıcılık görevi yaparlar.

- Yağda eriyen vitaminlerin (A, D, E, K) vücuda alınmasını ve kullanılmasını sağlar. (Bitkisel yağlar E vitamini ihtiyacının ¾ ünü karşılar)

- Vücut tarafından üretilemeyen ve muhakkak besinlerle alınması gereken temel yağların (omega 6 ve omega 3 yağları) taşıyıcısıdır.

- Bilinen besin öğeleri içinde, içerdikleri yağ asitlerinin zincir uzunluğuna bağlı olarak, 9.1-9.7 (ortalama 9.3) kcal/g’lık enerjiye sahip olmaları nedeniyle, yakıldıklarında vücut ısısı için önemli bir enerji kaynağıdırlar.

- Ayrıca beslenme açısından, yağlar iştah açıcı bir etkiye de sahiptirler, yemeklere lezzet ve tat kazandırırlar.

Sayılan tüm bu özellik ve işlevler dikkate alındığında, pek çok otorite ve araştırıcı tarafından özet olarak vurgulandığı gibi, yağların canlı yaşamındaki temel işlevleri, “Yağ tüketimi olmaksızın, insanın yaşamını sürdürmesi olanaksızdır.” şeklinde vurgulanabilir.

Pratik olarak günlük tüketilecek yağın üçte biri tereyağı gibi katı yağlardan, üçte biri zeytinyağı gibi tekli doymamış yağlardan, kalan üçte biri de mısır özü ve ayçiçek yağı gibi çoklu doymamış yağ asitlerinden oluşan yağlardan karşılanması önerilmektedir. Sıvı yağların hidrojenlendirilmesi ile oluşturulan margarinler, trans yağ asitleri içerdiğinden günlük tüketimleri düşük tutulmalıdır. Ülkemizde üretilen margarinlerin hemen hemen tamamına yakınında da trans yağ oranı %1’in altına düşürülmüştür. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bu oranın altına düşürülen yağları trans yağ içermeyen yağ olarak kabul etmektedir. Akdeniz Diyeti tüketen toplumlarda kalp - damar hastalıkları, diyabet, obezite, kanser ve romatizmal artirit gibi diğer kronik inflamatuvar hastalıkların görülme sıklığı diğer batılı-gelişmiş ülkelere göre daha az olmakta ve bu oranın geleneksel Akdeniz Diyeti ile pozitif korelasyon gösterdiği bilinmektedir. Geleneksel Akdeniz Diyetinin önemli bileşeni olan ve özelliğini veren zeytinyağı ile kronik-dejeneratif hastalıklar ve bu hastalıkların oluşumunda bilinen ve/veya olası biyolojik mekanizmalar arasında (diyetin diğer bileşenleri sabitlendiğinde) güçlü ilişki tespit edilebilmektedir. Buradan yola çıkılarak, Türkiye’ye yönelik geliştirilebilecek sağlıklı beslenme önerileri arasında diyetin yağ ve yağ asidi örüntüsüne yönelik bazı sonuçlara varmak olasıdır. Bu olası öneriler aşağıda özetlenmiştir.